98’incı kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız Türkiye Cumhuriyeti, yorgun bir imparatorluğun küllerinden bir güneş gibi doğarak Anadolu coğrafyasıyla birlikte tüm esir milletler için bir umut ışığı olmuştur.

 Cumhuriyetin ilanına giden tarihsel süreci kısaca hatırlayalım. Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmiş olarak kabul edildi. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından işgal edildi. Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919′da Samsun’a çıktı. Erzurum’da, Sivas’ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal “Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir”.diyordu. Yurdumuzun dört bir yanından gelen temsilciler 23 Nisan 1920 de Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nde toplandı. Mustafa Kemal başkan seçildi. Gazi Mustafa Kemal, Türk milletinin varlığına kast etmek isteyen emperyalistleri yıkıp geçerek 98 yıl önce, tarihinin en parlak zaferlerinden birine imza atmış ve yedi düveli piyonlarıyla birlikte vatan topraklarından sürüp çıkarmıştır. Tahtının ve bahtının derdine düşen padişah, yenilen düşmanla birlikte yurdumuzdan kaçmıştır. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu. Atatürk; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra, 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya’da toplantıya çağırdı. Onlara, “ Arkadaşlar yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” dedi. 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet yönetimi kabul edildi.

Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz milletindir. Cumhuriyet’i korumak, hepimizin en temel görevi olmalıdır. Her karış toprağında şehit kanı bulunan bu cennet vatanın evlatları Cumhuriyet’in onuru ile kula kul olmaktan kurtularak eşit yurttaşlığa yükselmiştir. Cumhuriyetin kuruluş harcında bilim, laiklik, bağımsızlık, eşitlik ve adalet vardır. “Temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü” olan Cumhuriyet bir erdemdir. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Isparta’nın bir köyündeki bir çocuğu Cumhurbaşkanlığına, Aziz Sancar’ı Nobel ödülüne taşıyan ve toplumu aydınlatan eşitlikçi bir yaşam ortamıdır. Milli varlığımızın, tam bağımsızlığımızın, Millet olarak şeref ve haysiyetimizin kaynağı ve itici gücü olan Cumhuriyetimiz en büyük Türk devrimidir. Demokrasimizin yaşam ortamı ve tüm devrimlerin anası olan Cumhuriyetimizin iç ve dış düşmanlardan korunması her Türk yurttaşının vicdan ve namus borcu olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyet Bayramı’nı içtenlikle kutluyorum. Aklın ve bilimin aydınlığında, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesillerin yetişmesinin yolunu açan Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Cumhuriyetimizin kurucu kahramanlarını rahmet ve hürmetle anıyorum. Yaşasın Cumhuriyetimiz. Yeniden görüşmek ümidiyle sevgiyle kalın.