Milli kelimesi köken olarak milletten gelir. Millete ait olan, yerli olan, bize ait olan anlamında. Eğitim kurumlarımız gerçekten milli mi? Ülke olarak çocuklarımıza milli bir eğitim verebiliyor muyuz? Maalesef bunu söylemek biraz zor. Bırakın millisini çocuklarımıza doğru dürüst bir eğitim verebildiğimiz söylenemez. Ülkemizde eğitim bir planlama dâhilinde yapılmıyor. Kabataslak, bir sistemle sürekli değişkenlik gösteren bir eğitim sistemimiz var. Oysa gelişmiş toplumlarda daha ilk öğretim düzeyinde çocukların hangi konuda yetenekleri gelişmişse o konu üzerinde ciddi bir araştırma ve yönlendirme yapılıyor. Bizim eğitim sistemimizde ise çocuk üniversite sınavına girme aşamasına gelene kadar hangi konuda yüksek öğrenim göreceğini bilmiyor. Sınava giriyor ne çıkarsa bahtına...
Gelişmiş ülkelerde fakülteler ülkenin ihtiyacına göre açılır. Bizim ülkemizde ise fakültenin açıldığı bölgenin ekonomisine katkı olsun diye açılır. Bu bakış açısı ülkede üniversite mezunu olan işsizler ordusu yaratıyor. Atama bekleyen öğretmenler, manavlık yapan kimya mühendisleri, otellerde garsonluk yapan yabancı dil öğretmenleri, daha neler, neler... Planlama yok... Bir ülke düşün ki yüksek öğrenimde en yüksek puanla girilebilen bölüm uçak mühendisliği veya bilgisayar mühendisliği olsun. Okulu bitiren öğrenciler işsiz kalsın yada yurt dışına gitsin. Fıkra gibi bir durum ile karşı karşıyayız...
Ülkenin hemen, hemen her ilinde bir üniversite var.Üniversite yoksa başka illerde açılmış olan üniversitelerin fakülteleri var. Her yıl binlerce öğrenci mezun ediyorlar. Ülkemizin dışında bu üniversitelerin verdiği diplomaların bir geçerliliği yok.Bir kaç önemli üniversitenin dışındakilerin verdiği diplomaların Avrupa ülkelerinde bir karşılığı yok.Yani geçersiz... Ülkemizde de yeterli iş alanı yok. O zaman biz bu üniversiteleri neden açıyoruz? Bu okullar ne işe yarıyor? Bir ülke düşünün ki bütün önemli edebiyatçıları veya düşünce adamları cezaevinden çıksın veya cezaevine girsin. Herhalde dünyada başka bir örneği yoktur... Gelişmiş ülkelerde bizimkinin tam aksine edebiyatçılar yada bilim adamları üniversitelerden çıkar. Bu durum size de tuhaf gelmiyor mu? son 250 yıldır ürettiğimiz bir teknoloji var mı? Yok. Dünya ölçeğinde yetiştirdiğimiz bir bilim adamı var mı? Yok. Maalesef bir milli eğitim politikamız yok... Millisinden vazgeçtim bir eğitim politikamız yok.
Peki, ne yapmalıyız? Eğitim ülkenin önceliklerine göre planlanmalı, daha ilköğretim düzeyinden itibaren yeteneklerine göre öğrenciler yönlendirilmeli. Üniversite binası yapmaktan ziyade mevcutların niteliği artırılmalı. Üniversitelerin Ar-ge bölümleri ciddi bütçelerle desteklenmeli. Üniversiteler bol mezun üretmekten ziyade bilgi üretmeli. Özgür düşüncenin önü açılmalı,üniversiteler üzerindeki politik baskılar kalkmalı. Düşüncesi ne olursa olsun bilim adamı kıstaslarına sahip olan bütün değerlerimize fırsat tanınmalı. İşte o zaman milli eğitimden... Çağdaş bir üniversiteden söz edebiliriz.
Haftaya görüşmek üzere hoşça kalın.