Eleştirmek yanlış bir düşüncenin ya da fiilin doğru bir mecraya yönelmesi için yapılır. Laf olsun diye bir durum ya da bir fiil eleştirilmez. Eleştirinin bir mesnedi olmalı... Bir fikir süzgecinden geçmeli... Bir sistematiğe dayanmalı... Sırf eleştirmiş olmak için eleştirmek dedikoduya girer ve toplum tarafından da kabul görmez. Eğer yaptığınız muhalefetin yada eleştirinin doğruyu ortaya çıkartmak yada doğruya yöneltmek gibi bir amacı yoksa istediğinizi yazabilirsiniz, fazla düşünmeye gerek yok. Bir dayanağa bir belgeye de ihtiyaç yok. Yazarsınız olur biter... Bu muhalefetin toplumda karşılığı olmaz, İnandırıcılığı olmaz, sadece dedikodu olarak kalır. Onun için eleştirinin de bir ahlakı olmalı...
Demokratik toplumlarda muhalefet ya da eleştiri iktidarın denetim mekanizmasıdır. Üçüncü gözdür. İktidar kendi gözleri ile göremediği yanlış olan bir fiili yapılan eleştirileri dikkate alarak görebilir. Kısacası muhalefet doğrunun pusulasıdır... Açık toplumlarda muhalefet yapmak bizim toplumumuza nazaran daha kolaydır. Toplum olarak eleştiriye çok açık bir toplum değiliz. Genelde idarecilerimiz muhalif olan ya da karşıt düşünce ortaya koyan herkesi karşı cephede ve düşman olarak görür... Bu aynı zamanda demokrasiyi özümseyememekle ilgili bir durum. Dolayısı ile bizim ülkemizde yada ilçemizde muhalif olmak zordur...
Peki, muhalefet nasıl olmalı? Her şeyden önce tutarlı olmalı... Kendimizden yani basından bir örnek verecek olursak; bir sayı önce ya da bir program önce yerin dibine sokulan bir kişi yada kurum durumda hiç bir değişiklik yaşanmadığı halde göklere çıkarılmamalı... bir diğer konu ise eleştirinin nasıl yapıldığından ziyade kim tarafından yapıldığıdır. Mesela; meyhane işleten birisinin alkolün kötülüğünü anlatan bir konferans vermesi ne derece etkili olur..? Mesleği hırsızlık olan bir kişi başka bir hırsızı hırsızlık yapmaktan vazgeçirebilir mi..? Hayatını fahişelik yaparak sürdüren bir kadın başka bir fahişeyi fuhuştan vazgeçirebilir mi..? Bir kişiye bir öneride bulunduğumuz zaman bu sadece söylem olarak kalmamalı... Hayatın içerisindeki duruşumuzla, olaylara bakış açımızla, yaşantımızla ortaya koyduğumuz öneriler örtüşmeli... Eylem söylem çelişkisi yaşanmamalı...
Yapılan bir eleştirinin toplumda inandırıcılığının olması için eleştiriyi yapan kişinin toplumdaki duruşunun düzgün olması gerekiyor. Kendi yaşamını düzene sokamamış bir kişinin toplumun düzeniyle ilgili yapacağı eleştirinin hiç bir önemi yoktur. Kendi yaşamını dizayn etmekten aciz bir insanın Manavgat'ı dizayn etmeye yada toplumu yönlendirmeye çalışması boş bir çabadan öteye gitmez. Körler ve sağırlar metaforun da olduğu gibi... “Körler ve sağırlar bir birini ağırlar”
Haftaya görüşmek umudu ile hoşça kalın